5237 sayılı TCK’nın “Hakkı olmayan yere tecavüz” başlıklı 154. maddesi;
“Bir hakka dayanmaksızın kamuya veya özel kişilere ait taşınmaz mal veya eklentilerini malikmiş gibi tamamen veya kısmen işgal eden veya sınırlarını değiştiren veya bozan veya hak sahibinin bunlardan kısmen de olsa yararlanmasına engel olan kimseye, altı aydan üç yıla kadar hapis ve bin güne kadar adlî para cezası verilir.
Köy tüzel kişiliğine ait olduğunu veya öteden beri köylünün ortak yararlanmasına terk edilmiş bulunduğunu bilerek mera, harman yeri, yol ve sulak gibi taşınmaz malları kısmen veya tamamen zapteden, bunlar üzerinde tasarrufta bulunan veya sürüp eken kimse hakkında birinci fikrada yazılı cezalar uygulanır.
Kamuya ait veya özel suların mecrasını değiştiren kimse hakkında birinci fikrada yazılı cezalar uygulanır.” şeklinde hüküm altına alınmış iken anılan maddenin birinci fıkrası 14.03.2009 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanmakla yürürlüğe giren 5841 sayılı Kanun’un birinci maddesi ile; “Bir hakka dayanmaksızın başkasına ait taşınmaz mal veya eklentilerini malikmiş gibi tamamen veya kısmen işgal eden veya sınırlarını değiştiren veya bozan veya hak sahibinin bunlardan kısmen de olsa yararlanmasına engel olan kimseye, suçtan zarar görenin şikâyeti üzerine altı aydan üç yıla kadar hapis ve bin güne kadar adlî para cezası verilir.” şeklinde yeniden düzenlenerek kamuya ait taşınmaz mal veya eklentileri bu fıkra kapsamından çıkartılıp anılan fıkrada düzenlenen suçun takibi şikâyete bağlı hâle getirilmiştir.
Anılan maddenin birinci fıkrasında bir hakka dayanmaksızın başkasına ait taşınmaz mal veya eklentilerine yönelik gerçekleştirilmesi gereken üç ayrı seçimlik hareket düzenlenmiştir. Bunlardan birincisi; malikmiş gibi tamamen veya kısmen işgal etme, ikincisi; sınırlarını değiştirme veya bozma, üçüncüsü ise hak sahibinin bunlardan kısmen de olsa yararlanmasına engel olma eylemleridir.
Konumuzla ilgisi bakımından bir hakka dayanmaksızın başkasına ait taşınmaz mal veya eklentilerini malikmiş gibi tamamen veya kısmen işgal etme seçimlik hareketinin irdelenmesinde fayda bulunmaktadır.
İşgal, bir taşınmaza fiili olarak müdahale etmektir. Diğer bir ifade ile başka birinin toprağını ele geçirmek, yönetimi altına almak anlamına gelmektedir. İşgal teriminin yapısı gereği aktif bir harekette bulunmayı gerektirir. Örneğin, bir kimsenin taşınmazına duvar örmek, ekip sürmek, yol geçirmek, bu taşınmaza ev yapmak, bina yapmak, o taşınmaza ağaç dikmek bu anlamda işgal sayılır. Eylemin maddede düzenlenen anlamda işgal olarak nitelendirilmesi için, malikmiş gibi işgalde bulunulmuş olması gerekir. Bu da içeriğinde bir sürekliliği ifade eder. Bu anlamda işgal fiili temadi eden eylemlerdendir. Suç eylemin yapılması ile oluşur ancak işgal hâlinin ortadan kalkması ile sona erer (Osman Yaşar-Hasan Tahsin Gökcan-Mustafa Artuç, Yorumlu-Uygulamalı Türk Ceza Kanunu, 2. Baskı, 4. Cilt, 2014, s.4977-4979.).