GİRİŞ
İş sözleşmesi, işçi ile işveren arasında kurulur. İşçi, işverene bağlı olarak emeğini ortaya koyarken işveren de bunun karşılığında ücret ödemeyi taahhüt eder. İşçinin başka bir gelir kaynağının olmaması, işverenin emir ve talimatlarına uymak zorunda olması ve onun belirlediği çalışma koşullarında işini yapması sözleşmenin taraflarının eşit statüde olmadığını gösterir.
Bu dengesizliğin giderilebilmesi için kamu müdahalesine ihtiyaç duyulmuştur. Bu kapsamda Devlet, çıkardığı kanunlarla işçi lehine düzenlemelere gitmiştir. Aynı zamanda işçiler de kendi aralarında örgütlenerek sendika kurmuşlar, işverenle toplu iş sözleşmeleri yaparak çalışma koşullarını düzenleme yoluna gitmişlerdir.
6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’na (STİSK) göre sendika, “işçilerin veya işverenlerin çalışma ilişkilerinde, ortak ekonomik ve sosyal hak ve çıkarlarını korumak ve geliştirmek için en az 7 işçi veya işverenin bir araya gelerek bir işkolunda faaliyette bulunmak üzere oluşturdukları tüzel kişiliğe sahip kuruluştur.”
İşçi sendikasının amacı, işverenle yapılacak toplu iş sözleşmesi hükümleri gereğince üyelerinin ekonomik çıkarlarını korumaktır. İşyerinde çalışan üye olmayan işçiler de bu haklardan belirli koşullarda yararlanırlar.[2] Haklardan yararlanıp yararlanmamakta kişi serbesttir.
İşçiler veya işverenler sendika kurmaya, sendikaya üye olmaya veya olmamaya, sendika faaliyetlerine katılmaya veya katılmamaya, sendika üyeliğinden ayrılmaya zorlanamaz. Buna “sendika özgürlüğü” denir. Anayasanın Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler başlıklı 3. Bölümünün 51. maddesinde sendika kurma hakkı düzenlenmiştir.[3] Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerde de sendika özgürlüğü hakkında hükümler yer almaktadır.[4]
Anayasa ile güvence altına alınan sendika hakkı, bireysel ve kolektif sendika hakkını kapsar. Bireysel sendika hakkı, olumlu ve olumsuz sendika hakkı olarak ikiye ayrılır. Olumlu sendika hakkı, kişilerin sendika kurma ve sendikaya üye olma hakkıdır. “Sendikaya üye olmak serbesttir. Hiç kimse sendikaya üye olmaya veya olmamaya zorlanamaz.”(STİSK, m. 17/3) Olumsuz sendika hakkı, kişinin sendikaya üye olmama üye ise sendikadan ayrılma özgürlüğüdür. Kollektif sendika hakkı ise sendikanın tüzel kişi olarak varlığını korumasını ve bağımsız faaliyetlerde bulunmasını ifade eder.[5]
Sendika özgürlüğünden bahsedebilmek için bazı ilkelerin sendika hukukuna hakim olması gerekir. Örneğin serbest kuruluş ilkesi, kuruluş çokluğu ilkesi gibi. Serbest kuruluş ilkesi, sendikanın kurulmasında herhangi bir makamdan izin almamaktır. Sendika tüzüğünün ilgili valiliğe verilmesiyle sendika tüzel kişilik kazanır. Kuruluş çokluğu ilkesi ise kişinin istediği sendikaya üye olabilmesi için ortada birden fazla sendikanın olması ve dilediğine üye olmasıdır.
SENDİKAL NEDENLE FESİH
Sendikal faaliyet, işçinin sahip olduğu sendika özgürlüğünün hayata geçirilerek üye olduğu sendikanın etkinliklerine katılmayı, sendikanın verdiği görevleri yerine getirmeyi ifade eder.
Sendikal hakların kullanılması yani sendikaya üye olma, olmama veya sendikal faaliyetlerde bulunma nedeniyle kanuna aykırı yapılan fesih, sendikal nedenle fesihtir.
İşçi, sendika hakkına sahipken işveren, işçinin iş sözleşmesini sadece sendikal faaliyetlerde bulunduğu iddiasına dayanarak feshedemez. Tabi ki işçi burada mutlak anlamda korunmamaktadır. İşveren haklı nedenlere dayanıyorsa kanuna uygun hareket ederek işçinin sözleşmesini feshedebilir.
Anayasamızda sendika kurma hakkının sınırlandırılması şu şekilde açıklanmıştır: “Sendika kurma hakkı ancak milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlak ile başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebepleriyle ve kanunla sınırlanabilir.”(Anayasa, m. 51/2) Ancak her işveren fesih hakkını kanuna uygun olarak kullanmamakta ve işçinin sahip olduğu sendika hakkını sınırlayabilmektedir. Çünkü işveren sendikaya kendine karşıt bir güç olarak görmekte, işçinin sendikal faaliyetlerde bulunmasından rahatsız olmaktadır. Bu nedenle kanun koyucu işçiyi koruyucu güvenceler sağlayarak işverenin sözleşmeyi haksız yere feshedemeyeceğini, aksi davranışında hukuki ve cezai sonuçlarına katlanması gerektiğini belirtmiştir.
Sendika özgürlüğünün güvencesi 6356 sayılı Kanun’un 25. Maddesinde düzenlenmiştir.[6] Buna göre işçilerin işe alınmalarında, iş sözleşmesi devam ederken ve sözleşmenin sona ermesinde işveren iş sözleşmesini sendikal faaliyete dayandırarak feshedemez.
İşveren aynı zamanda sendikalı – sendikasız işçi ayrımı da yapmamalı, eşit davranma yükümlülüğüne göre hareket etmelidir.
İş sözleşmesinin sendikal nedenle feshedildiği iddiası ile açılan davada feshin nedenini ispat yükümlülüğü işverene aittir. Eğer işçi feshin işverenin iddia ettiği nedene dayanmadığını iddia ediyorsa feshin sendikal nedenle feshedildiğini ispatlamakla yükümlüdür. (6356 sayılı STİSK, m. 25/6)
SENDİKAL NEDENLE FESHİN HUKUKİ SONUÇLARI
Sendikal Tazminat
İşçinin iş sözleşmesinin işveren tarafından haksız yere sendikal nedenlerle feshedilmesi halinde işverenin ödemek zorunda olduğu tazminattır. İşçinin sözleşmesinin feshedildiği tarihteki son ücreti dikkate alınarak 1 yıllık ücret tutarından az olmamak üzere tazminat miktarı belirlenir.
Sendikal tazminat talebi bağımsız bir davadır. Kanunda düzenlenen herhangi bir tazminatla istenme zorunluluğu yoktur. Görevli ve yetkili mahkeme İş Mahkemeleridir.
İşe İade Davası
Sendikal nedenle iş sözleşmesinin feshi halinde işçi, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 20. ve 21. maddelerine göre dava açma hakkında sahiptir.(6356 sayılı STİSK, m. 25/5) Bahsedilen dava işe iade davasıdır.
Sendikal nedene dayalı haksız fesih halinde işçi fesih bildiriminin tebliğinden itibaren 1 ay içinde işe iade davası açabilir. Sendikal nedenle fesih söz konusuysa işçi ister işe iade davası açabilir ister sendikal tazminat davası açabilir.
İşçinin sendikal tazminata hak kazanabilmesi için işe iade edilmesine gerek yoktur. Herhalde talebi halinde sendikal tazminata hak kazanır. Ancak bunun yanında işçi, işe iade edilmezse 4857 sayılı İş Kanunu’nun 21. Maddesinde belirtilen işe iade edilme tazminatına (4-8 aylık ücret) hükmedilmez.
SENDİKAL NEDENLE FESHİN CEZAİ SONUÇLARI
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) sendikal hakların kullanılmasının engellenmesi suç olarak düzenlenmiştir. Buna göre, “Bir kimseye karşı bir sendikaya üye olmaya veya olmamaya, sendikanın faaliyetlerine katılmaya veya katılmamaya, sendikadan veya sendika yönetimindeki görevinden ayrılmaya zorlamak amacıyla, cebir veya tehdit kullanan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cebir veya tehdit kullanılarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla bir sendikanın faaliyetlerinin engellenmesi halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.”
6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun ceza hükümleri başlıklı 78. Maddesinin 1. fıkrasının c bendine göre de “19. Maddeye aykırı olarak üye kalmaya veya üyelikten ayrılmaya zorlayanlar, fiilleri daha ağır bir cezayı gerektirmediği taktirde her bir üyelik için yediyüz Türk Lirası idari para cezası ile cezalandırılır.”
Sendika hakkını koruyabilmek için kanun koyucu gerek Anayasa da gerek Türk Ceza Kanunu ve İş Kanunu’nda gerekli düzenlemeleri yaparak kişilerin sendika özgürlüğünün engellenmesi ortadan kaldırılmak istenmiştir.
Av. Gamze ÇELİKKOL
[2] Örneğin, toplu iş sözleşmesinin parasal hükümlerinden sendika üyesi olmayan işçiler dayanışma aidatı ödeyerek yararlanırlar.
[3] “Çalışanlar ve işverenler, üyelerinin çalışma ilişkilerinde, ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için önceden izin almaksızın sendikalar ve üst kuruluşlar kurma, bunlara serbestçe üye olma ve üyelikten serbestçe çekilme haklarına sahiptir. Hiç kimse bir sendikaya üye olmaya ya da üyelikten ayrılmaya zorlanamaz.”
[4] Uluslararası Çalışma Örgütü’nün 87 sayılı Sendika Özgürlüğüne ve Örgütlenme Hakkının Korunmasına İlişkin Sözleşme
[5] Haluk Hadi Sümer, İş Hukuku, 24. Baskı, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2019, s. 191
[6]
(1) İşçilerin işe alınmaları; belli bir sendikaya girmeleri veya girmemeleri, belli bir sendikadaki üyeliği sürdürmeleri veya üyelikten çekilmeleri veya herhangi bir sendikaya üye olmaları veya olmamaları şartına bağlı tutulamaz.
(2) İşveren, bir sendikaya üye olan işçilerle sendika üyesi olmayan işçiler veya ayrı sendikalara üye olan işçiler arasında, çalışma şartları veya çalıştırmaya son verilmesi bakımından herhangi bir ayrım yapamaz. Ücret, ikramiye, prim ve paraya ilişkin sosyal yardım konularında toplu iş sözleşmesi hükümleri saklıdır.
(3) İşçiler, sendikaya üye olmaları veya olmamaları, iş saatleri dışında veya işverenin izni ile iş saatleri içinde işçi kuruluşlarının faaliyetlerine katılmaları veya sendikal faaliyette bulunmalarından dolayı işten çıkarılamaz veya farklı işleme tabi tutulamaz.