GİRİŞ
Sendika hakkı; işçilerin, işverenlerin ve kamu çalışanlarının sahip olduğu sendika kurma, sendikaya üye olma veya üye olmama, sendika faaliyetlerine katılma hakkıdır. Anayasanın 51. maddesi[2] ve 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun (STİSK) 17/3. maddesiyle[3] güvence altına alınmıştır.
Kişilerin sahip olduğu bu hak ancak belirli koşullarda ve kanunla sınırlanabilir. Bu nedenle kanun koyucu, işçinin işverenin sendikal nedenle iş sözleşmesinin feshine karşı ve iş yeri sendika temsilcisi olan işçinin konumundan dolayı işverene karşı korunması için 6356 sayılı Kanun’un 24. ve 25. maddelerini düzenlemiştir.
Somut olayımız da ilgili maddeler çerçevesinde değerlendirilecektir.
OLAYIN ÖZETİ
Davacı, davalının iş yerinde iş yeri sendika temsilcisi konumunda çalışmaktadır. 23.01.2015 tarihinde davacının iş sözleşmesi feshedilmiştir. Davalı fesih nedenini davacının iş arkadaşını tehdit ettiği gerekçesine dayandırmaktadır. Davacı ise bu iddiayı kabul etmeyerek haksız sebeple işten çıkarıldığını, feshin sendikal nedene dayandığını savunmuştur.
Davacı ilk derece mahkemesinden işe iadesini, 6356 sayılı STİSK madde 24/3’e göre fesih tarihi ile kararın kesinleşmesi tarihi arasındaki ücret ve diğer haklarının ödenmesini ve aynı kanunun 25. Maddesine göre sendikal tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesi feshin sendikal nedenle gerçekleştiğine karar vererek davacıya 1 yıllık brüt ücreti tutarında sendikal tazminat verilmesine, işe iadesi nedeniyle boşta geçen süre için 4 aylık ücret ve diğer hakların ödenmesine ayrıca fesih tarihi ile karar kesinleşme tarihi arasındaki ücret ve diğer haklarının ödenmesine karar vermiştir.
Davalı işveren kararı temyiz etmiştir. İşçinin aynı zamanda sendika temsilcisi olması nedeniyle sendikal özgürlüğünün ihlaliyle elde ettiği sendikal tazminata ve sendika temsilcisine sağlanan güvenceden dolayı hak kazandığı ücrete aynı anda karar verilmeyeceğini ileri sürmüştür.
Yargıtay, 6356 sayılı Kanun’un 24. ve 25. maddelerinin amaçlarının ve uygulanma usullerinin farklı olmasından dolayı iki maddenin aynı anda uygulanamayacağı, dava dilekçesinden hangi maddenin uygulanmasını istediği davacıya sorulduktan sonra işin esası hakkında karar verileceğine bu nedenle yerel mahkemenin kararının bozulmasına karar vermiştir.
DEĞERLENDİRME
İş yeri sendika temsilcisi, toplu iş sözleşmesi yapmak üzere yetkisi kesinleşen işçi sendikası tarafından atanır. (STİSK, m. 27/1) İşçilerin sorunlarına çözüm bulmayı, işçi ile işveren arasındaki uyumu sağlamayı, işçilerin hak ve çıkarlarını korumayı ve toplu iş sözleşmesinin hükümlerini hayata geçirmeyi amaçlar. Sendika temsilcisi konumu gereği iş yerinde aktiftir. İşveren ve sendika ile sürekli diyalog halindedir.
Sendika temsilcisinin görevini gereği gibi yapması için işverenin baskısı, korkusu olmamalıdır. Kanun koyucu bunu düşünerek sendika temsilcisinin güvencesini sağlamak için işçilere tanınan güvenceden ayrı bir madde düzenlemiştir. Aynı zamanda sendika temsilcisi iş yerinde çalışan işverene bağımlı işçidir. İşçi de işverenin sendikal nedenlerle ayrımcılık yaparak iş sözleşmesini feshetmesine karşı korunmuştur.
Sendika temsilcisinin güvencesi STİSK 24. maddede, işçinin sendika özgürlüğünün güvencesi aynı kanunun 25. maddesinde düzenlenmiştir. İlk olarak sendika temsilcisinin güvencesinin kapsamına bakacak olursak; “İşveren, işyeri sendika temsilcilerinin iş sözleşmelerini haklı bir neden olmadıkça ve nedenini yazılı olarak açık ve kesin bir şekilde belirtmedikçe feshedemez. Fesih bildiriminin tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde, temsilci veya üyesi bulunduğu sendika dava açabilir.(STİSK m. 24/1) Öncelikle incelediğimiz kararda da fesih bildirimi usulüne uygun olarak noter ihtarnamesiyle açık ve kesin olarak davacıya tebliğ edilmiştir.
STİSK m. 24/2 şöyledir;“ Dava basit yargılama usulüne göre sonuçlandırılır. Mahkemece verilen karar hakkında istinaf yoluna başvurulması halinde bölge adliye mahkemesi kesin olarak karar verir.”
STİSK m. 24/3 ilk cümle şöyledir; “ Temsilcinin işe iadesine karar verilirse fesih geçersiz sayılarak temsilcilik süresini aşmamak kaydıyla fesih tarihi ile kararın kesinleşme tarihi arasındaki ücret ve diğer hakları ödenir.
Genel olarak 24.madde sendika temsilcisinin iş sözleşmesinin feshedilmesi halinde açılacak olan işe iade davasını ve bunun sonucunda işçinin elde edeceği hakları açıklamaktadır.
Sendika özgürlüğünün güvencesi kapsamında ise işçilerin işe alınmalarında, iş sözleşmeleri devam ederken ve sözleşmenin sona ermesinde işverenin sendikal nedenlere dayanarak sözleşmeyi feshedemeyeceğini, işçiler arasında sendikalı – sendikasız ayrımı yapamayacağını aksi halde sendikal tazminata hükmedileceğini ve işçinin işe iadesi sağlanarak boşta geçen süre için ücret talep edebileceği açıklanmıştır.
Somut olayımızda bu kapsamda bizi ilgilendiren en önemli maddeyi yazmakta fayda olacaktır. Buna göre; “ Sendikal bir nedenle iş sözleşmesinin feshi halinde işçi, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 20 ve 21 inci madde hükümlerine göre dava açma hakkına sahiptir.[4]İş sözleşmesinin sendikal nedenle feshedildiğinin tespit edilmesi halinde, 4857 sayılı Kanunun 21 inci maddesine göre işçinin başvurusu işverenin işe başlatması veya başlatmaması şartına bağlı olmaksızın sendikal tazminata karar verilir.”(STİSK m. 25/5)
Sendika temsilcisi işçi, ister 24. maddeye dayanarak işe iadesini ve buna bağlı olarak fesih tarihi ile kararım kesinleşme tarihi arasındaki ücret ve haklarını, ister 25. maddeye göre sendikal nedenlere dayalı sözleşmenin sona ermesi halinde sendikal tazminatını, ister 4857 sayılı İş Kanunu’na göre işe iadesini ve boşta geçen süre için en fazla 4 aylık ücretini talep edebilir.
İşçinin 24. maddeye göre işe iadesini talep etmesi aynı zamanda 25. maddeye göre sendikal tazminat istemesi doktrinde tartışmalıdır. Bir görüş bu iki talebin aynı davada ileri sürülebileceğini söylemektedir.[5]Çünkü sendikal tazminatın amacı işverenin ayrımcı davranması nedeniyle cezalandırılmasıdır.
İşçi hem işe iadesini talep edip hem de caydırıcı olması nedeniyle tazminata hükmedilmesini isteyebilir. Zaten 24. maddede de ayrıca işveren aleyhine tazminat hükmü olmadığından bağımsız nitelikteki sendikal tazminat isteminde de bulunabilir. İşçinin sendikal özgürlüğünün ihlali halinde işe iade talep edilip sendikal tazminata hükmedildiğine göre, sendika temsilcisinin de işe iade davasıyla sendikal tazminata karar verilmesi yerinde olacaktır.
Yargıtay'ın da kabul ettiği diğer bir görüşe göre[6] 24. ve 25. maddeler amaçları ve uygulanma usulleri yönünden farklıdır. Bu nedenle iki maddenin bir olayda uygulanması olanaksızdır.
Karma talepli dava söz konusu olduğunda mahkemenin tavrı, hakimin davayı aydınlatma yükümlülüğü gereğince taraflardan hangi maddenin uygulanmasını istedikleri sorulduktan sonra işin esasına girerek karar vermek olmalıdır.
İlgili kararımızda ise ilk derece mahkemesi 25. Maddeye göre sendikal tazminata ve işçinin işe iadesi nedeniyle boşta geçen süre için en fazla 4 aylık ücretin davacıya ödenmesine aynı zamanda 24. maddeye göre işe iade nedeniyle fesih tarihi ile kararın kesinleşme tarihi arasındaki ücretin davacıya ödenmesine karar vermiştir.
İlk derece mahkemesinin işe iade nedeniyle iki defa davalıyı ücret ödemeye zorlaması yerinde bir karar değildir. İşe iade nedeniyle tek bir maddeye dayanarak dava açılmalıdır. Yargıtay da davacının hangi maddeye göre işe iade talep ettiğinin belirsiz olmasından dolayı davanın bozulmasına karar vermesi yerindedir.
Ancak Yargıtay’ın hem 24. maddeye göre işe iade talep edip hem de 25. maddeye göre sendikal tazminata hükmedilemeyeceği görüşüne katılmıyoruz. Sendikal tazminatın amacı işvereni cezalandırmak olduğundan aynı amaç sendika temsilcisinin işine son veren işveren hakkında da geçerli olmalıdır. İşçiye işe iade sebebiyle ücret ödenmesi aynı zamanda tazminat hakkına da karar verildiği anlamına gelmemektedir.[7] Sendika temsilcisine sağlanan güvencenin daha etkili olabilmesi için işe iade talebinin yanında sendikal tazminata da karar verilmesi yerinde olacaktır.
SONUÇ
6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 24. ve 25. maddeleri işe iade talepli davalarda aynı anda uygulanamaz. Davacı hangi maddeye dayanarak işe iade talep ettiğini belirtmelidir.
Sendikal tazminat işçinin sendika özgürlüğünün ihlali halinde işe iade edilip edilmediğine bakılmaksızın işçiye verilen tazminattır. Sendika temsilcisinin güvencesi maddesi kapsamında herhangi bir tazminata yer verilmediğinden işçi hem m. 24/3’e göre işe iade talep edip hem de 25/4 e göre sendikal tazminat isteyebilmelidir.
Av. Gamze ÇELİKKOL
[2] “ Çalışanlar ve işverenler, üyelerinin çalışma ilişkilerinde, ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için önceden izin almaksızın sendikalar ve üst kuruluşlar kurma, bunlara serbestçe üye olma ve üyelikten serbestçe çekilme haklarına sahiptir. Hiç kimse bir sendikaya üye olmaya ya da üyelikten ayrılmaya zorlanamaz.”
[3] Sendikaya üye olmak serbesttir. Hiç kimse sendikaya üye olmaya veya olmamaya zorlanamaz.
[4] Bahsedilen dava işe iade davasıdır.
[5] Yeliz Bozkurt Gümrükçüoğlu, Karar İncelemesi: İşyeri Sendika Temsilcisinin Güvencesi, s. 128
[6] Yargıtay 7. Hukuk Dairesi, E. 2015/13997, K. 2015/14349, T. 09.09.2015
[7] Çağla Yavuz Uzun, Trabzon Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Temmuz 2019, s. 106