İşveren tarafından işçinin iş sözleşmesinin haksız nedenle feshi halinde veya işçi tarafından iş sözleşmesinin haklı nedenle feshi halinde işçi birtakım alacaklara haz kazanmışsa bunların ödenmesini işverenden talep edebilir. İşçinin talebine rağmen işveren hak edilen alacakları ödemezse işçi, İş Mahkemelerinde işçilik alacakları davası açabilir. Açılacak işçilik alacakları davasında ispat yükü, genel ispat kurallarından biraz faklıdır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 190. maddesine göre; “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” Bu durumda işçilik alacakları davasında talep edilen alacaklar bakımından kendi lehine hak çıkartan taraf her zaman işçi olduğundan ispat yükünün de işçide olması gerekirdi. Ancak bu durum İş Kanunu’nun düzenlenme amacına, işçi lehine yorum ilkesine ve işveren karşısında zayıf konumda olan işçiyi koruyucu düzenlemelere aykırılık oluştururdu. Bu nedenle işçilik alacakları davasında her bir alacak kalemine göre ispat yükü farklıdır.
Yazımızda işçilik alacakları davasında ispat yükünün hangi tarafta olduğuna ilişkin bilgilere ve buna ilişkin Yargıtay kararlarına yer verilecektir.
1) İş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğinin ve işçinin ücretinin ödendiğini ispat yükü işverene aittir. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 20/2. maddesine göre; “Feshin geçerli bir sebebe dayandığını ispat yükümlülüğü işverene aittir. İşçi, feshin başka bir sebebe dayandığını iddia ettiği takdirde, bu iddiasını ispatla yükümlüdür.” Anılan maddeye göre iş hukuku yargılamasında iş sözleşmesinin işverence haksız olarak feshedildiğinin ileri sürülmesi halinde feshin haklı olarak yapıldığını ispat yükü işverene düşer. İşveren ispat yükünü yerine getirirken öncelikle feshin biçimsel koşullara uyduğunu (ihtarname vs.) daha sonra içerik olarak fesih nedenlerinin var olduğunu kanıtlaması gerekir.
Yargıtay 9. HD., E. 2018/1473 K. 2018/20133 T. 8.11.2018 sayılı kararına göre; “4857 sayılı İş Kanunu'nun 20/2 maddesi uyarınca “feshin geçerli bir sebebe dayandığını ispat yükümlülüğü işverene aittir”. İşveren ispat yükünü yerine getirirken, öncelikle feshin biçimsel koşullarına uyduğunu, daha sonra, içerik yönünden fesih nedenlerinin geçerli (veya haklı) olduğunu kanıtlayacaktır. Dairemizin kararlılık kazanan uygulaması bu yöndedir. (04.04.2008 gün ve 2007/29752 Esas, 2008/7448 Karar sayılı ilamımız).”
Ücretin ödendiğinin ispat külfeti de işverene aittir. İşveren ücretin ödendiğini işçinin imzasını içeren bordro ya da benzeri belge sunarak ispat etmelidir. Bu hususta tanık deliline dayanılamaz.
Yargıtay 22. HD., E. 2015/17892 K. 2017/22850 T. 25.10.2017 sayılı kararına göre; “Ücretin ödendiğinin ispatı işverene aittir. Bu konuda işçinin imzasını taşıyan bir ödeme belgesi yeterli ise de, para borcu olan ücretin ödendiğinin tanıkla ispatı mümkün değildir.”
2) İş sözleşmesinin kıdem ve ihbar tazminatı ödenmesini gerektirmeyecek şekilde feshedildiğini ispat yükü işverene aittir.
Yargıtay 9. HD., E. 2015/4652 K. 2016/17880 T. 13.10.2016 sayılı kararına göre; “..iş akdinin tazminatı gerektirmeyecek şekilde feshedildiğinin ispat külfetinin davalı işverene ait olduğu ve davalının bu yükümlülüğü yerine getiremediği, davacının kıdem ve ihbar tazminatı almaya hak kazandığı…”
3)Kötüniyet tazminatına ilişkin talepte kötüniyetin varlığı, işçi tarafından ispatlanmalıdır.
Yargıtay 9. HD., 2005/18877 Esas, 2006/960 sayılı kararında; “İş Kanununda düzenlenen kötüniyet tazminatı Medeni Kanunun 2. maddesinin İş Kanununa bir aktarımı mahiyetindedir. Buna göre kötüniyet, hukuken tanınmış bir hakkın objektif iyiniyet kurallarına aykırı olarak kullanılması ve kullanılırken de karşı tarafın zarara maruz bırakılması olayıdır. İş sözleşmesinin kötüniyetle feshedildiğini iddia eden tarafın bu hususu delillerle kanıtlaması gerekir. Somut olayda davacı fesihte, işverenin kötüniyetli olduğunu kanıtlamış değildir.”
4) İş sözleşmesi kapsamında çalıştığını ve ücretin miktarını ispat yükü işçiye aittir. Ücret miktarının ispat yükü işçiye ait, ödemenin ispatı da işverene aittir.
Yargıtay 9. HD., E. 2014/17538 K. 2015/32965 T. 19.11.2015 sayılı kararına göre; “…çalışma sürelerini ispat yükümlülüğü davacı işçiye ait olup, bu yönde delil sunulamamıştır. Bu durumda davalı işveren ve Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarında geçen hizmet süreleri esas alınarak davaya konu kıdem tazminatı ile yıllık izin ücreti yönünden hesaplamaya gidilmeli ve sonucuna göre bir karar verilmelidir.”
Yargıtay 9. HD., E. 2010/38484 K. 2013/2588 T. 23.1.2013 sayılı kararına göre; “Kural olarak ücretin miktarı ve ekleri gibi konularda ispat yükü işçidedir. Ancak bu noktada, 4857 sayılı Kanunun 8 inci ve 37 nci maddelerinin, bu konuda işveren açısından bazı yükümlülükler getirdiği de göz ardı edilmemelidir.”
5) Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçi tarafından fazla çalışma yapıldığının ispatlanması halinde fazla çalışma ücretinin ödendiğini ispat yükü işverendedir.
Yargıtay 22. HD., E. 2016/30787 K. 2020/3562 T. 26.2.2020 sayılı kararında; “Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların, şahit beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.”
Yargıtay 9. HD., E. 2007/18319 K. 2008/10165 T. 24.04.2008 sayılı kararında; “Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi norm kuramı uyarınca bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır. Bordroda fazla çalışma bölümünün boş olması ya da bordronun imza taşımaması halinde işçi fazla çalışma yaptığını her türlü delille ispat edebilir.”
6) Ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını ispat yükü işçi üzerindedir. Çalışma karşılığı zamlı ücretin ödendiğini ispat yükü ise işverendedir.
Yargıtay 22. HD., E. 2018/13930 K. 2018/22812 T. 22.10.2018 sayılı kararına göre; “Ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen ulusal bayram ve genel tatil günü çalışma alacağının ödendiği varsayılır.”
Yargıtay 7. HD., E. 2014/10289 K. 2014/21945 T. 3.12.2014 sayılı kararında; “Fazla çalışma yaptığını, hafta tatillerinde ve ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir.”
7) Hafta tatilinde çalıştığını ispat yükü işçi üzerindedir. Hafta tatili ücretinin ödendiğinin veya hafta içi bir gün izin kullandırıldığının ispatı ise işverene aittir.
Yargıtay 7. HD., E. 2016/14062 K. 2016/13895 T. 28.06.2016 sayılı kararına göre; “Fazla mesai yaptığını, hafta tatillerinde çalıştığını iddia eden işçi, iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. İddianın tanık anlatımları ile ispat edilmeye çalışılması halinde ise, tanıkların aynı dönemde işyerinde iddia sahibi işçi birlikte çalışmış, süreklilik arz eden çalışma düzenini ve biçimini görmüş, gözlemiş olmaları gerekir. Çalışma düzenini bilmeyen, bilmesi mümkün olmayan tanık beyanlarına itibar edilemez.”
8) Yıllık izne ilişkin en az bir yıl çalıştığını ispat yükü işçiye, yıllık izinlerin kullandırıldığının ispatı ise işverene aittir.
Yargıtay 9. HD., E. 2016/9468 K. 2019/15316 T. 9.9.2019 sayılı kararında; “Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır. Bu konuda ispat yükü üzerinde olan işveren, işçiye yemin teklif edebilir.”
SONUÇ: Yukarıda yer verdiğimiz Yargıtay kararlarında da görüleceği üzere ispat yükü işçide olan alacak kalemlerinin ispatında işçi lehine düzenlemeler yapılmıştır. Çoğu durumda ispat yükü işçi üzerinde olmasına rağmen, maddi olguların ispatında işçi tanık deliline dayanarak kolay bir şekilde alacağını ispat edebilir. İspat yükünün işveren üzerinde olduğu durumlarda ise işveren yazılı delillere dayanarak iddiasını ispat edebilir. Yargıtay ücret ödemelerine ilişkin belgelerin davanın her aşamasında hüküm kesinleşinceye kadar ileri sürebileceğini söylese de işveren her halde yazılı bir delile dayanmak zorundadır. İşveren tanık deliline dayanarak iddialarını ispatlayamaz. Ayrıca işverenin dayandığı yazılı belgelerin dikkate alınabilmesi için (örneğin ücret pusulasında, yıllık izin defterinde) işçinin imzası yer almalıdır.
İspat yükünün işçi üzerinde olduğu durumlar genelde maddi olaya ilişkin olduğundan işçi bu durumu kolaylıkla tanık deliline dayanarak ispat edebilir. Ancak ispat yükünün işveren üzerinde olduğu durumlarda işveren yazılı ve işçinin imzasını taşıyan belgelere dayanarak iddiasını ispat edebilir.
Av. Gamze ÇELİKKOL