213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun “Re’sen Vergi Tarhı” başlıklı Değişik 30.maddesinin 1.fıkrasında; “Resen vergi tarhı, vergi matrahının tamamen veya kısmen defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak tespitine imkan bulunmayan hallerde takdir komisyonları tarafından takdir edilen veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlarca düzenlenmiş vergi inceleme raporlarında belirtilen matrah veya matrah kısmı üzerinden vergi tarh olunmasıdır. İnceleme raporunda bu maddeye göre belirlenen matrah veya matrah farkı resen takdir olunmuş sayılır.” hükmü yer almakta, 31/8.maddesinde ise; takdir kararlarında takdirin müstenidatı ve takdir hakkında izahatın bulunması gerektiği hükme bağlanmış olup, anılan Kanun’un 74 ve 75. maddelerinde matrah takdiri yapmakla görevli takdir komisyonlarının bu görevleri dolayısıyla kanunda yazılı vergi inceleme yetkisine haiz oldukları belirtildikten sonra 134. maddesinde de; vergi incelemesinden maksadın ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak tespit etmek ve sağlamak olduğu hükmüne yer verilmektedir.
Görüldüğü üzere, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 30. maddesinin 1. fıkrasında; vergi matrahının tamamen veya kısmen defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak tespitine imkan bulunmayan hallerde; ya takdir komisyonları tarafından takdir edilen ya da vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlarca düzenlenmiş vergi inceleme raporlarında belirtilen matrah üzerinden resen vergi tarhiyatı yapılabileceğine amirdir. Söz konusu 30/1.maddede 2791 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle, vergi inceleme elemanlarınca düzenlenen raporlar üzerine, resen vergi tarhı için takdir komisyonlarından karar alma mecburiyeti kaldırılmış ve raporda belirlenen matrah üzerinden vergi dairesince vergi tarhına olanak sağlanmıştır.
Bu nedenle, vergi inceleme elemanı tarafından düzenlenecek olan vergi inceleme raporları üzerine yapılacak resen vergi tarhiyatı dolayısıyla, artık takdir komisyonlarından karar alınması gereği bulunmamaktadır. Sadece inceleme raporları dışındaki takdir işlemleri için takdir komisyonlarına başvurulabilecektir. Bunun dışında inceleme elemanlarının tarhiyata dayanak teşkil edecek tutarı, tanzim edecekleri vergi inceleme raporunda mutlaka belirtmeleri gerekmektedir.
Takdir komisyonu ve/veya inceleme elemanının tarhiyat yetkisi değil, vergi matrahı takdir yetkisi bulunmaktadır. Tarhiyat yapma yetkisi ise, sadece ve sadece vergi dairesine aittir. Re’sen vergi matrahı takdir yetkisi bulunan inceleme elemanının, kendisi gibi vergi matrahı takdir yetkisi bulunan takdir komisyonuna yetkisini devretmesi düşünülemez. Böyle bir işlem, takdirin takdiri anlamına gelir ki, bu hukuken kabul edilemez.
Vergi incelemesiyle görevli vergi müfettişlerinin yaptıkları çalışmalar neticesinde hangi raporların düzenlenebileceği hususunda Vergi Denetim Kurulu Yönetmeliği’nin muhtelif maddelerinde düzenlemeler yer almaktadır.
Bu kapsamda, Vergi Tekniği Raporunun tanımına anılan yönetmelikte yer verilmemiş ise de, hangi durumlarda düzenleneceğine dair açıklamalara yer verilmiştir. Buna göre, yürütülmekte olan incelemelerde her türlü delil ve ispat vasıtası toplanarak somut bir şekilde maddi vakıayı ortaya koyan ve/veya birden fazla mükellefi veya vergi türünü ya da aynı mükellefin birden fazla vergilendirme dönemini kapsayan ve eleştiri konusu yapılabilecek hususların tespitini gerektiren durumlarda, konunun tek bir raporda ifade edilebilmesi amacıyla Vergi Tekniği Raporu düzenlenebilecektir. Ayrıca bu raporlar, müteakiben düzenlenecek vergi inceleme raporlarının ekini oluşturacaktır. Bu açıklamadan anlaşılacağı üzere vergi tekniği raporları; içeriğinde tarhiyat önerisi yer almayan, ancak (mükellef hakkında tarhiyat önerisi içeren) vergi inceleme raporuna dayanak teşkil eden raporlardır.
Vergi İnceleme Raporu ise; 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun ve diğer gelir kanunlarına göre yapılan vergi incelemeleri sonucunda düzenlenen rapordur. Bu raporlar tarhiyat önerisi içerebileceği gibi mükellefin işlemlerinde eleştirilecek herhangi bir husus bulunmaması nedeniyle “Kabul Raporu” olarak isimlendirilen bir nitelik de taşıyabilir. Her halükarda, mükellef hakkında önerilecek tarhiyatlara, vergi inceleme raporlarında yer verilmesi gerekmektedir.
Örnek olayda; davacı şirket ortak ve yöneticilerinin organizasyon halinde sahte ve muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge ticareti yaptıklarına ilişkin olarak düzenlenen 26/12/2012 tarihli vergi tekniği raporunda, davacının 2007, 2008, 2009 yıllarına ilişkin olarak 6111 sayılı Kanun hükümlerine istinaden kurumlar vergisi yönünden, 2008, 2009 yılları için ise KDV yönünden matrah arttırımında bulunduğundan bu yıllara ilişkin olarak vergi incelemesi yönünden yapılacak herhangi bir işlem bulunmadığı ancak, 2007 yılına ilişkin KDV yönünden, 2010, 2011 yıllarına ilişkin olarak sahte fatura tanziminden dolayı komisyon geliri hesap edilmesi gerektiği, matrah takdirinin ise 213 sayılı Kanunun 30.maddesine istinaden takdir komisyonunca yapılması yolunda teklif edildiği, ancak konunun daha önce 14/11/2012 tarihinde takdir komisyonuna sevk edildiği görülmektedir. Takdir komisyonunca karine yoluyla takdir edilen matrah farkı üzerinden, uyuşmazlık konusu cezalı tarhiyatın yapıldığı anlaşılmaktadır.
Mahkemece; " Somut vakıanın niteliği gereği düzenlenen vergi tekniği raporunu takiben, yukarıda aktarılan açıklamalar gereği vergi inceleme raporu düzenlenmesini gerektiren bir hususta bu yapılmaksızın, üstelikte davacıya ait her türlü belge üzerinde inceleme ve araştırma yetkisine sahip takdir komisyonunca, bu yetki kullanılmaksızın, karar içeriğinde yer alan karinelere ve vergi tekniği raporuna atfen yapılan matrah takdirinde ve takdir edilen bu matraha istinaden resen salınan ihtilaf konusu cezalı tarhiyatta hukuka uyarlı bulunmadığından, kaldırılması gerekir. " şeklinde karar verilmiştir.