Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil 22.09.2022 günü davalı şirketten ... İli, ... İlçesi, ... Mahallesi, ... Mevki, ... Ada, ... Parselde (Açık adres: ...) bulunan taşınmazı satın almış olduğunu, (Ek-1: Tapu senedi) Müvekkil taşınmazı satın aldığında taşınmazda birtakım eksiklikler söz konusudur. Bu eksikliklerin tespiti ve davalı tarafından eksikliklerin tamamlanması için taraflar davaya konu 23.09.2022 tarihli, EO-489 sayı numaralı Villa ... İnşaat Protokolü imzalamış olduklarını, davaya konu protokolün üçüncü maddesinde, belirtilen eksikliklerin davalı tarafından tamamlanması halinde müvekkil tarafından davalıya 70.000,00TL ödeme yapılacağı kararlaştırılmış, ve müvekkil bu ödemeye istinaden 22.10.2022 ödeme tarihli,70.000,00-TL bedelli borçlanma belgesini davalıya teslim etmiş olduğunu, davaya konu protokolün imzalanmasından bu yana bir buçuk yıl geçmiştir. Geçen süre zarfında davalı protokolün bazı maddeleri tamamlamış, bazı maddeleri ayıplı olarak teslim etmiş, bazı maddeleri de hiç yerine getirmemiş olduğunu, müvekkil icra tehdidi altında bulunduğundan taraflar arasında 23.09.2022 tarihinde imzalanan EO-489 sayılı villa ... inşaat protokolünün 3. maddesinde belirtilen ve protokol ekinde yer alan 22.10.2022 ödeme tarihli, 70.000,00-TL bedelli borçlanma belgesi yönünden ihtiyat-i tedbir kararı verilmesini, 70.000,00 TL bedelli borçlanma belgesi yönünden protokolün tamamlanmayan ve ayıplı teslim edilen maddeleri bakımından müvekkilin şimdilik 100 TL' lik miktar üzerinden borçlu olmadığının tespiti, davalı aleyhine alacağın %20'sinden az olmamak koşuluyla kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Taraflar arasında imzalanan 23.09.2022 tarihli protokolde, hangi işlerin teslimine karşılık müvekkil şirketin ücrete hak kazanacağını açıkça belirtmiştir. Davacının da imalatların hiç yapılmadığı gibi bir iddiası yoktur. Yukarıda da belirtildiği gibi dilekçesinin 3. ve 8. maddelerinde bazı işlerin ayıpsız şekilde tesliminin yapıldığını kendisi de kabul etmiş olduğunu, Tüketicinin seçimlik hakları TKHK m.15 de açık şekilde sayılmıştır. TKHK m.15/3 ''Tüketicinin sözleşmeden dönme veya ayıp oranında bedelden indirim hakkını seçtiği durumlarda, ödemiş olduğu bedelin tümü veya bedelden indirim yapılan tutar derhâl tüketiciye iade edilir.'' denmektedir. Özetle davacı ödemekte temerrüte düştüğü bedel üzerinden indirim yapılmasını veya, borçlu olmadığının tespitini isteyemez. Davacının usul ve yasaya aykırı davasının öncelikle usulden reddine karar verilmesini, mahkemeniz aksi kanaatte ise delillerimizin toplanarak hukuki dayanaktan yoksun kötü niyetli davanın reddine karar verilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasını talep etmiştir.
.
.
.
Bu değerlendirmeler ile dava konusu uyuşmazlığa ilişkin yasal düzenlemeler doğrultusunda, tüm dosya kapsamında toplanan delillere göre; davacının istinaf başvurusunun HMK m. 353/1-b-1 uyarınca oybirliğiyle esastan reddine,.. " karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesince; " ..Davacının davasının miktar itibariyle Tüketici Hakem heyetine başvuru yapılmadan dava açılmış olduğundan dava şartı yokluğundan Usulden Reddine,.. " karar verilmiş, bu karar davacı vekilince istinaf edilmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesindeki iddialarını tekrarla, huzurdaki davanın menfi tespit davası olduğu, İlk Derece Mahkemesinin bunu göz ardı ederek Tüketici Hakem Heyetine müracaat sorumluluğunda dava şartı yokluğundan usulden davanın reddedildiği, hakem heyeti hususlu uyuşmazlığı çözemeyeceği, bununla ilgili Yargıtay 3. HD, Yargıtay 19. HD, Yargıtay 13. HD, Bursa BAM kararlarının mevcut bulunduğu, % 115 oranında teminat yatırılıp tedbir kararı alınamadığı, müvekkilin borcu ödemek zorunda bırakıldığı, dosyanın ivedilikle ele alınarak İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılması, yargılama yapmak üzere İlk Derece Mahkemesine gönderilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesindeki savunmalarını tekrarla, TKHK 68 ve Tüketici Hakem Heyeti yönetmeliğinin 6. maddesinde belirtilen parasal sınırın altında kaldığı için davanın usulden reddinin yerinde olduğu, menfi tespit konulu uyuşmazlıkların istisnalar arasında bulunmadığı, uyuşmazlığın tespite ilişkin olması Tüketici Hakem Heyetinin görevini olumsuz olarak etkilemeyecektir. Görevli olmadığı düşünülse bile davanın usulden reddedilmesini gerektiren başka sebepler mevcut olduğu, HMK 107. maddesi gereğince belirsiz alacak davası açılması mümkün olmadığı, miktarı belirlenir zarar mevcutken belirsiz alacak davası açılamayacağı, bu hususlarla ilgili YHGK kararlarının bulunduğu, davacı teslimleri kabul ettiğini, borçlu olmadığının tespitini istemeyeceği gibi davacının bir müddeabih belirlenmesi bir kısım alacak miktarı açısından bedel arttırım hakkını saklı tutması tespit davasının niteliğine aykırı olduğu, buna yönelik usulden reddi gerektiği, istinaf taleplerinin reddi ile kararın onanmasını, aksi halde usul ve itirazlarının değerlendirilerek kararın düzeltilerek onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, menfi tespit talebi ile % 20' den az olmamak üzere kötü niyet tazminatın talebine ilişkindir.
Davacı tarafça müvekkil 22.09.2022 günü davalı şirketten ... İli, Ezine İlçesi, ... Mahallesi, ... Mevki, ... Ada, ... Parselde (Açık adres: ...) bulunan taşınmazı satın almış olduğunu, (Ek-1: Tapu senedi) Müvekkil taşınmazı satın aldığında taşınmazda birtakım eksiklikler söz konusudur. Bu eksikliklerin tespiti ve davalı tarafından eksikliklerin tamamlanması için taraflar davaya konu 23.09.2022 tarihli, EO-489 sayı numaralı Villa ... İnşaat Protokolü imzalamış olduklarını, davaya konu protokolün üçüncü maddesinde, belirtilen eksikliklerin davalı tarafından tamamlanması halinde müvekkil tarafından davalıya 70.000,00TL ödeme yapılacağı kararlaştırılmış, ve müvekkil bu ödemeye istinaden 22.10.2022 ödeme tarihli,70.000,00-TL bedelli borçlanma belgesini davalıya teslim etmiş olduğunu, protokolün bazı maddelerinin yerine getirildiği, bazılarınınsa ayıplı olarak yerine getirildiği, 70.000,00 TL bedelli borçlanma belgesi yönünden protokolün tamamlanmayan ve ayıplı teslim edilen maddeleri bakımından müvekkilin şimdilik 100 TL' lik miktar üzerinden borçlu olmadığının tespiti, davalı aleyhine alacağın %20'sinden az olmamak koşuluyla kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Tüketicinin Korunması Hakkındaki 6502 sayılı Kanun'un 20/12/2017 tarih ve 7063 sayılı Kanun'un 11.maddesi ile değiştirilen 68/1.maddesinde; "Tarafların İcra ve İflas Kanunundaki hakları saklı olmak kaydıyla; değeri dört bin Türk Lirasının altında bulunan uyuşmazlıklarda ilçe tüketici hakem heyetlerine, altı bin Türk Lirasının altında bulunan uyuşmazlıklarda il tüketici hakem heyetlerine, büyükşehir statüsünde bulunan illerde ise dört bin Türk Lirası ile altı bin Türk Lirası arasındaki uyuşmazlıklarda il tüketici hakem heyetlerine başvuru zorunludur. Bu değerlerin üzerindeki uyuşmazlıklar için tüketici hakem heyetlerine başvuru yapılamaz." düzenlemesine yer verilmiş, aynı maddenin 4.bendinde ise belirlenen bu miktarların yıllar itibariyle artırılması öngörülmüştür.
70.000,00-TL bedelli borçlanma belgesini şimdilik 100TL bedel yönünden menfi tespit talep ettiği anlaşılmaktadır. İlk Derece Mahkemesi tarafından ise Tüketici Hakem Heyeti sınırında olduğu gerekçesiyle usulden ret kararı verildiği anlaşılmıştır. Davanın menfi tespit davası niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nin 2021/3977 Esas- 2021/11400 Karar sayılı ilamında da belirtilmiş olduğu gibi, tüketici hakem heyetlerinin hangi uyuşmazlıklarda görevli olduğu, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunu'nun (THKK) 66 ve devamı maddeleri ile aynı Kanun’un 72 nci ve 84 üncü maddelerine dayanılarak hazırlanan Tüketici Hakem Heyetleri Yönetmeliğinde düzenlenmiştir. Diğer taraftan, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun (İİK) 72 nci maddesinin birinci fıkrasına göre; borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığını ispat için genel hükümler çerçevesinde mahkemeye başvurarak menfi tespit davası açabilir.
Yapılan bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; borçlu olmadığına dair uyuşmazlığın, yargı organlarının niteliklerine ve sıfatlarına sahip olmayan tüketici hakem heyetince çözüme kavuşturulması mümkün değildir. Uyuşmazlık Tüketici Hakem Heyetinin görev alanı dışında kalmaktadır. Belirtilen gerekçelerle, ilk derece mahkemesi tarafından yargılamaya devam edilerek tüm taraf delilleri toplandıktan sonra sonucuna göre karar verilmesi gerekirken miktar itibariyle uyuşmalığın çözümünde Tüketici Hakem Heyetlerinin görevli olduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmesi yerinde olmadığı, istinaf istemlerinin kabulü gerekmiştir.
Bu değerlendirmeler doğrultusunda; davacı vekilinin istinaf taleplerinin kabulüne, HMK m. 353/1-a-4-6 uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, tüm taraf delilleri toplanarak esasa ilişkin hüküm kurulmak üzere dosyanın ilk derece mahkemesine iadesine karar verilmesi sonuç ve kanaatine oy birliğiyle varılmakla aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1.Davacının istinaf başvurusunun KABULÜNE, HMK m. 353/1-a-4-6 uyarınca BAKIRKÖY 4. TÜKETİCİ MAHKEMESİ' nin 12/07/2024 tarih, 2024/83 Esas, 2024/386 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2.Yukarıda belirtilen gerekçe kapsamında yargılama yapılmak üzere dosyanın kararı veren BAKIRKÖY 4. TÜKETİCİ MAHKEMESİ' ne gönderilmesine,
3.İstinaf incelemesinin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle AAÜT 2/2 hükmü uyarınca davacı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
4.Davacının yatırmış olduğu istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine, gereğinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
5.İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin yerel mahkemece verilecek kararda değerlendirilmesine,
6.Dosyanın ilk derece mahkemesine iadesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 03/10/2024 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
İstanbul BAM 18. HD, 3/10/2024, E:2024/2379, K:2024/1934